Hobi olarak iştiğal ettiğim sahhaflık ile edindiğim tecrübelerden ve akıllardaki klasik soruları cevaplamak için hazırladığım bu köşe yazısı serisinin ilkini sizlerle paylaşıyorum. Kitabın ucuz olması kalitesini değiştirir mi?
Aslında herkes alacağı ürünün pahalı olmamasını ister. Kitaplar için de bu böyledir. Kitapların da standart piyasa fiyatları vardır elbette. Kitabın bir maddi bir de manevi değeri vardır. Maddi değer durumuna göre değişir; kitabın eski ya da yeni olması sayfalarının kalitesi kapaklarının karton ciltli ya da deri olmasına göre değişebilir, özel baskı olabilir. Eğer bir kitap normal standart fiyatların çok altındaysa muhtemelen ya ikinci eldir ya da bir kampanya dahilinde olmuştur. Yahut kitabın bir takım hasarları olmuş olabilir. Bir de en istenmeyen durum yani korsan olma ihtimalidir. İnternetten kitap bakarken de kitabı nereden aldığınıza dikkat etmeniz önemlidir. Mesela en ucuzu 70 ₺ olan bir kitabı bir sitede 5 ₺ ye gördüyseniz asla oradan almayın dolandırıcı siteleri pahalı kitapları bu şekilde inanılmaz ucuz fiyatlara sunup paranızı çalabilir.
Kitabın inanılmaz ucuz olması kitabı satan kişinin piyasa bilgisizliğinden de kaynaklı olabilir. Çünkü yiyecek içecek gibi kitap fiyatları da her geçen gün zamlanmaktadır. 5 6 sene önce 400 ₺ olan bir külliyat eseri bugün en uygununu 1000 ₺ ye bulabiliyoruz. Bu da kitabın kıymeti ile alakalı bazen bir kitabın stokları tükenebiliyor, yahut yazarı vefat edebiliyor, kitap ne kadar fayda veriyorsa nadir kategorisine girip müzayede salonlarında satılacak duruma gelebiliyor. Ama bazen oluyor ki diyelim zamanında 400 ₺ ye bu külliyatı alan kişi acil para ihtiyacından bu eserlerini satmak istiyor ve kitap satıcılarına belki 100 200’e veriyor böylece diğerlerine nazaran bu eser ucuza piyasaya çıkmış olabiliyor.
Kitap alırken sıfır ve ikinci el arasında ne gibi farklar vardır?
Bazı kitap kurtlarında olan bir huydan bahsedeyim. Hiçbir zaman ikinci el bir kitabı okumazlar her zaman sahip olacağı şeyin sıfır yeni ve ona özel olmasını isterler. Bu tabi bir tercih meselesidir saygı duyuyorum. Ancak sıfır ve yeni kitaplar da her zaman etiket fiyatına yakın yani yüksek fiyattan satılır. Bunu da göze almalılar ikinci el fiyatına sıfır kitap bulmak için ya da satın almak için kitapçıları zorlamamalılar.
İkinci el kitapları genelde durumu olmayanlar ve çokça kitap okuyanlar alır zaten kütüphane kültürü diye bir şey var kütüphanedeki her kitap ikinci eldir zaten. Yüzlerce kişinin elinin gözünün zihninin temas ettiği kitaplara dokunmuş olursunuz. Bu açıdan bakarsak kitap sıfırmış ikinci elmiş pek de önemli değildir. Maksadın gerçekleşmesi asıl husustur. Kitabı okursunuz rafına geri koyarsınız ya da ödünç aldığınız kimseye geri verirsiniz okumak için kendinizi illaki onu satın almaya şartlandırmamak gerek.
Teknik açıdan bakarsak tabiki de ikinci el kitaplarda bazı eksiklikler mevcut olabilir sayfalar yırtık olabilir, su ya da rutubet değdiğinden ötürü yazıların okunaklılığı bozulmuş olabilir. Yahut eskiliğinden ötürü çok tozlu olabilir bu da toz alerjili ya da astım hastası kişilerin dikkatli olması gereken bir konudur. İkinci el kitaplarda kitabı okuyan kimsenin kitapta aldığı notlar çizgiler bulunabilir. Hatta anlamsızca boya kalemiyle karalanmış şekilde de bulabilirsiniz muhtemelen ebeveyninden gizli boyama becerisini geliştiren bir bebeğin maharetidir bu genellikle. İkinci el kitaplar her zaman eksiklerle burun burunadır o yüzden kitabı elinizle alıp inceleme imkanınız yoksa internetten alıyorsanız kitap hakkında mutlaka açıklamaları okuyun ya da satıcısı ile iletişime geçip sorun ki kitap elinize ulaştığında gerginlik yaşanmasın.
Piyasada bir kitaptan onlarca farklı baskı olabiliyor biz kitap alırken en güvenilir sağlam yayınevini mi seçmeliyiz?
Bazı avam insanlarda tek bir yayınevine bağlılık olabiliyor. Bu kimseler genellikle içinde bulundukları cemiyyetlerin yönlendirmelerinden ötürü bunu yapıyorlar. Mesela bir kitap soruluyor kitabın daha güzel baskısı varken illaki tüm kitaplarını aynı yayınevinden almak isteyenler oluyor buna da saygı duyuyoruz tabi ki.
Lakin şunu belirtelim ki kitabın kalitesini yayınevinden önce kitabın ilmi heyeti ve yazarı belirler sonra yayın evi yöneticileri belirler. Gerisi teferruattır kimisi şamua kağıda basar kimisi birinci hamura kimisi karton kapak olur kimisi ciltli. Yazar/müellif, muharrir (editör), tashih heyeti ne kadar alanında uzmansa kitabın önemi de o kadar artar. Bazı yayınevleri uzman kadrolar ile çalışır bu da yayınevi yöneticilerinin hassasiyeti ile olur. Bazıları ise masraftan kaçınarak kitabı ucuza mâl etmek için uzman olmayan kişilerle kitap basımını gerçekleştirirler. Meselâ Âmak-ı Hayâl diye bir eser var telif hakkı olmadığı için önüne gelen bu eseri basıyor, onlarca farklı basımı mevcut. Piyasada kopyasının kopyası oluyor nerdeyse. 250 sayfalık kitaplar 150 sayfada basılıyor yani kitaptan bazı noktalar çıkartılıp sadeleştiriliyor böylece okuyucu kitabı tam zannedip alıyor yayınevi ise kağıttan tasarruf edip daha çok kâr ediyor. O yüzden kitap alırken alacağınız kitabın yayınevinden önce ilmi kriterlerine göre alın mesela 1000 sayfalık bir eseri 700 sayfada görüyorsanız onun “sadeleştirme” olduğunu bilin. Yahut tercüme bir eser alacaksanız mütercim hakkında bilgi alın. Ünlü eserleri alırken bunu yapmanız çok önemli olacaktır. Ama tek bir yayınevine sabitlenip ondan başka kitap almayalım yanlıştır zararlıdır diye düşünmemek gerekir. Önemli olan kitabın kalitesidir.
3
3
3