16 Ocak 2021
16 Ocak 2021
7 Ocak 2021
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
20 Aralık 2020
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Vefatı
(Okunma Süresi: 1 dakika)
Kâbe karasında bir soru soruldu,
ey secde, kimlerdir dost!?
Ve olan oldu, olan oldu,
olmakta olan durdu, ân düştü,
ve yıktı başları!
Yâr değirmeninde öğüttüler dağları!
Yokuşlarıma mecâl sorma sen şimdi.
Mirâcta bir yudum,
bir âlemden bin âleme,
altı koldan,
oluk oluk,
ağdı da süt testisi,
ölüler cana gark oldu şimdi.
Kapıda bir ayna, aynada bir gül,
andırmadan bu gülü,
kokusu kana peydâ olmaz şimdi.
Yâr adıyla ezdiler başları,
gözyaşına mâni olanı,
kusturdular göğüslerden,
gözlerimde fer arama sen şimdi.
İnlettiler yeri göğü,
bizi aşk değil merhamet bitirecek,
merhametsizlerimize aşk diye bir yalan sunulacak.
durma sâlik şimdi durma!
ve sen ancak koşar adımdan geri dur,
dediler ki vakit tâmâma ermeden, eremezsin sende murâdına!
ve hatrında tut, gülsün sen,
üzerine titrenen,
dallanıp budaklanırken dâim bak aynana!
Kâbe karasında bir cevap verildi,
mâhlûk olmak ne hoş,
ne hoş,
seni yaratana mâsumâne bir bakış,
seni senden önce murâd eden, ne hoş.
Kâbe karasında sâlikten bir feryâd işitenler oldu,
şeyhim,
kendi başımızın derdiyle meşgale etme,
kalabalıktan sıyır,
ve ayıkla kalabalığı içimizden,
el’ân.
Yorum Yaz