Nahiv aslında dil bilgisi demektir. Nahivci de dil bilgini demek oluyor. Hikâyemiz Mevlânâ Celâleddin Rûmi’nin Mesnevî’sinin Birinci Defter’inde geçiyor.
Hikâye şöyle:
Bir dilbilimci bir gemiye bindi
Mağrur (gururlu) bir halde gemiciye döndü:
Nahiv (dil bilgisi) okudun mu?” dedi, cevap; “Hayır!”
Dedi; “Ömrünün yarısı hebadır (boşa gitmiş)!”
Gemici kızdı ve gönlü kırıldı
O an konuşmayıp sustu darıldı
Yel gemiyi girdaba attı birden
Gemici dilciye bağırdı; “Hey sen,
Yüzme bilir misin?” cevap; “Ne gezer!”
Dedi; “Ey hoş sözlü, güzel yüzlü er!
Ey dilci, yok oldu ömrünün tümü,
Zira şu girdapta batacak gemi!”
Nahvı değil mahvı (yokluğu) bilmeli ey can!
Mahvı bildiysen suya dal korkmadan
Ölüyü baş üstünde taşır okyanus
Denizden nasıl kurtulur sağ olan
Şu insanlık özelliklerinden öl de
Sırlar denizi tutsun baş üstünde
Ey halkı eşek diye adlandıran
Eşek gibi buz üzre kaldın şu an
Boştur allame de olsan cihanda
Fanidir bu zaman da bu cihan da
Dilciyi buraya ekledik niçin?
Size mahv dilini öğretmek için
Yokta bulursun ey dost dinle beni
Fıkhın fıkhını ve dilin dilini
Kıssadan Hissemize Düşenler
1) Ömrünü denizlerde, okyanuslarda geçiren kimsenin dil bilgisine pek ihtiyacı yoktur. Her meslek erbabınca en iyi bilinmektedir. Kişi her mesleğin bilgisine ulaşamaz. Önemli olan helal bir meslek edindikten sonra o mesleğin hakkının verilmesidir. Gemiciye nahiv bilgisi gerekmediği gibi, kimya ilmi de gereksizdir ya da psikoloji ilmi de gereksizdir. Yani bu hikâyeden nahiv ilminin gereksiz olduğu çıkarılmaz. Kişi nerede hangi zamanda neye ihtiyacı varsa onun bilgisine sahip olmalıdır. Nahivci ise gemiye binmeden önce yüzme öğrenmeyi ıskalamamalıydı. Sonuçta gramer önemli olduğu gibi yüzme bilmek de önemlidir.
2) Bildiklerimizden övünmek ne bize ne de kendimizi büyük gördüğümüz ve bundan dolayı rencide ettiğimiz kişiye bir şey kazandırır. Varlıklarımızdan bahsetmek, hiç olduğumuzu unutturmamalıdır. Biz bilgiyi cahilleri rencide etmek için değil bizi Hakk’a ulaştırması için talep etmeliyiz.
3) Zahiri bilgiler ile mahvolunmaz yani yok olunmaz. Kendini yok saymadan asıl vâr’a ulaşamazsın. Unutma ölüyü başında taşır deniz. Yükselmek istiyorsan, canından vazgeçmelisin. Baş tacı olmak istiyorsan başından vazgeçmelisin. (Yani Cenab-ı Allah katında âli bir makamda olmak istiyorsan O’nun yolunda ölmeyi göze almalısın.)
4) Bütün ilimler, ilimlerin yaratıcısı Cenab-ı Hakk’a ulaşmak içindir. O yüzden kişi ne bilirse bilsin Rabbini bilmezse hüsrandadır. İmam Rabbanî (k.s). hazretleri ebedi kurtuluş için dünyadayken üç şeyin elde edilmesi şart, diyor. Bunlar ilim, amel ve ihlâstır.
Kaynakça
1) Mesnevi, Mevlânâ Celaleddin Rumi, Haz. Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, T.C Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Cilt 1
2) Mevlânâ’nın Mesnevisindeki “Nahivci ile gemici” hikayesinin Mantıku’t-Tayr’da İşlenişi, Prof. Dr. Bekir Çınar
(0) Yorum
Yorum Yaz