Cüneyt Arkın beni görse kesinlikle kıskanırdı, belki de hasedinden çatır çat...
Hava o kadar soğuktu ki, bana sarılan paltoma kayıtsız kalmamış, ben de ona sıkı sıkıya sarılmıştım....
Odanın içinde bir aşağı bir yukarı gidip geliyorum. ‘’Bu bana nasıl yapılır? Anla...
Ağanın kapısının önündeki kalabalık gittikçe artıyordu. Fısıldayanlar, yüksek ...
Kendimi gittikçe daralan sokağın ortasında bir başıma kalmış halde buluyorum. Buraya nasıl ge...
Nefes nefese kalan çocuk bir yandan koşuyor, bir yandan da, “Hasan amca yetiş!” d...
Bu dava, meslek hayatının son davasıydı. Karara bağlar mıydı bilinmez ama başka bir dava almayacağı ...
Sonunda benim de bir kitabım olacak, hiç kimse bana kitapsız diyemeyecekti. Dün akşam ge...
Köyün kahvesi her zamanki gibi hınca hınç doluydu ama her zamanki kalabalıktan fark...
Büyük eniştemizin mezarını beş yıldan sonra ilk defa ziyaret ediyorduk. Beş yıl oldu mu ya...
-Gerçek bir olaydan uyarlanmıştır- O sabah da ümitsiz uyandı, her sabah uyandığı gibi...
Atakan Bey bütün hazırlıkları bir kez daha gözden geçiriyordu. Oturacağı koltu...
Şöyle kahverengi bir ayakkabım olsun istemişimdir ama hiç alamamışımdır. Niye alamadım o...
Nüfus cüzdanımı yenilemek için biyometrik fotoğrafa ihtiyaç varmış. Bu biyom...
Avuçlarının arasına kanaviçe nakışlı bir mendil tutuşturup "Ardımdan ağlarsan g&o...
Yol boyunca başını polis arabasının camına dayayıp yolu izledi. Bilmediği bir şehrin, bilmediğ...
Baştan kabul edilmiş bir yenilginin izlerini taşıyordu yüzünde. Ne olursa olsun diye &cced...