Kitap okumak bir hobi olarak mı değerlendirilmeli yoksa bir ihtiyaç olarak mı?
Her ikisi olarak da değerlendirilebilir aslında. Ama bunun sebebi okumakla alakalı değil bence. Kitapla alakalı. Bazı kitapları okumaya mecbursunuzdur. Yani kendinizi bir okuyucu olarak görüyorsanız okumak zorunda olduklarınız vardır ama bundan başka bir de okuyarak zaman geçirdikleriniz var elbette.
Yani kişiye göre değişir bu durum. Okumak denen hale verdiğiniz anlam ve önem sizin için bu sorunun cevabı olur. Ha eğer bu soru benim için nasıl olduğuysa; benim için bir ihtiyaçtan da fazla bir mecburiyet.
Mütefekkirlerimizden Zübeyir Gündüzalp’in “Okumak bir şeydir, ama her şey o bir şeyden çıkıyor.” Sözünü nasıl anlamalı ve anlamlandırmalıyız?
Ben şöyle yorumlarım bunu. Bizler “kitap” etrafında kurulmuş bir medeniyetin çocuklarıyız. Bizim için medeniyet okumakla başlar. Zira aldığım ilk mukaddes emir budur. Günümüzün okuyucusuna böyle bir misyon yükleyerek işi zorlaştırmak istemem ama “okumak” denen halin sadece kitap okumakla sınırlı olduğuna inananlardan değilim ben.
Bir kitap bir insanın hayatını değiştirebilir mi? İnsanın hayat akışında önemli tesiri olabilir mi?
Bir kitap değil bazen bir cümle ve hatta bir kelime bile insanın hayatını değiştirir. Eğer gerçek manada bir okuyucuysanız okuduklarınızın hayatınızı etkilememesi ya da sizi silkelememesi çok da mümkün değil bence. Ha böyle olmuyorsa kitabı değil de sadece harfleri okuyorsunuz demektir.
İkra adlı eserinizdeki “Ve bizim gibilerin kitaplara sevdası şunun için biliyorum, zira kelâmın da kalemin de ve gönlün de sahibi olan, “Oku” diyor hepimize. Biz, “Neyi?” diye bile sormaktan aciziz oysa. Ya da hadi itiraf edelim; gafiliz…” satırlarınızda bahsettiğiniz noksanımızın temel sebebi nedir?
İşte az önce söylemek istediğim tam da bu. Okumak bir fiil değil sadece; bir hal. Yani yaşamanın kendi içinde olan, o olmazsa bir şeylerin eksik olduğu bir hal. Allah bizlere “oku” derken demek istediğinin sadece “kitap okumak” olmadığını anlamayan kimse yoktur sanırım. Ama neyi okuyacağımızla ilgili de herkesin kafasında bin bir cevap var. Bilmiyoruz ve bu bir problem. Ama bilmediğimizi de bilmiyoruz ve bu çok büyük bir problem.
Kitap geleneğimizde bir “dost” mesabesindedir peki ya kitaplar bize ne der, bizimle konuşurlar mı, hisleri var mıdır, okuduğumuzda sevinip rafta tozlanmaya terk ettiğimizde darılırlar mı?
Elbette ki hayır. Zaten bunun için insanlardan daha güzeller. Cemil Meriç “insanlar kıyıcıydılar kitaplara kaçtım” diyor. Neden? Çünkü kitaplar kırmaz, küsmez, kızmaz, can yakmaz, ağlatmaz, yargılamaz, zorlamaz… İnsanın tam aradığı dost yani. Hep senin istediğin gibi olur ama seni bırakmaz. Sen onu bırakmadıkça o senden ayrılmaz.
0
0
0