(Okunma Süresi: 1 dakika)
Muhabbetin manâ kazanıp sona geldiği o deminde ;
Demişti bir dost ;
– Dua’nın menzili yoktur .
Rızâ ki mühim bir husus ,
Hâlim vahim ve kâbus , her zeminde .
O her zeminde , gaflet ne de çok , ne de çoktur .
Hasmım kabul edip istisna gözetmeden ,
Koyuldum bir kuş kafesine uçmayı hasretmeden .
Duramadım , sanki göç ettim başka bir dünyaya .
Ah eder oldum kendime , varamadım hüsna’ya .
Bilemedim , şimdi hangi diyara yolcu olmak nasip olur ?
Söyler misin , Duâ’dan başka ne var ki bana getirecek uğur ?
Bulamadım dost , bulamadım canân , hiç deme bile !
Diyarların ikiside muamma , hangisine giderdin bile bile .
Son aynı son aslında , başlayışlar farklı bir mevzuu .
Fıtrat ve tekâmülden sonra yüksek bir tevazu .
Tecelli olan huzur mevsimi , hâl böyle iken mümkün .
Azâp ile yere değmesin dizlerim , ağırlaşmasın gâmlı yüküm .
Tükür iblisin suratına ey nefsim ! Durma tükür !
O âmel ki salih olan , manâdan ibaret tefekkür .
Vadesi çoktan bitene bile inat ile dua ve dua ,
Lanet sadece ona lâyıktır , o lanet merduda .
Aldırış etmeden gönül hiçbir hududa ,
Muhabbet ile selam sana ,
Gözümün nuru duâ .
Ebubekir Ocak