Nerden sızar bu mürekkep? İner şu göğsüme bir nefes Şeffaf bir gözün kahvesinden Alnıma sürülür Adı Lisanımda bir define Ilık bir kızıl süzülür Mavisinden o diyarın ve ismi dökülür yüreğimden. Ellerime süzülür bir yaprak Derman En kıymetlisi şimdi hayatımın Filizlenir, ismi ile müsemma sevdam Yüreğimde şiir.
Emrullah Atabey
Bulunur hüzünlü kirler Yırtık zamanın gülüşlerinde. Sığınır kapılar duvarlara Islanır yağmur yüzümde Güz ismini dinler göğsümde Soldukça gözlerim. Sancılar doğar mutlu mutlu İpler sarkar şakağımdan Büyür kelebek İncite incite beni. Fısıltı duyulur akrepten Bir sır çimdikler, Duydukça, yüzümü. Aynalar kurak bir parıltı Taşıyor kirpiklerimde(n).
Şimdi akşam beni kesen satır İnme desem de boş Gözlerim akrebin kuyruğunda Birazdan zehir inecek göğsüme Kararacak ağaçlar, kalem ve kağıt Akacak yine masamdan Lirik bir senfoni Fıkralar anlatılacak arkamdan Ben duymayacağım Zamane hisleri olacak bende Şişecek gözlerim hiçten sebep Darılacak bana duvarlar Gözlerimi gizleyeceğim diye onlardan Oysa ellerim hep […]
Su rüzgarın göğsüne fısıldar Benim avuçlarıma sürülenleri. Bir meltem okşar hüznünü Menekşenin gözlerinden Gölgeler kaybolurken dudaklarımda. Sınırı sancılı bir bulutun ağlayışı olan Köklerimdeki sanrılar acı haykırış ile Dimdik durur şimdi ayaklarımın altında Ölüm kazıdığından beri retinamdaki mezarı. Hangi şaşkın duman Sızar iman tahtamdan Ellerim hangi ızdırabı tutuyor Parmaklarım neyden mürekkep […]
Ağaç selam veriyor dallarıyla… Ruha sükût tohumu ekilirken Hangi havzasından beslenmeye başlar Kınalı-kınasız toprak Lafız gül, leb uçurum. Ağaç göz kırpıyor dalıyla… Süzülüyor hüzün yaşlı dallarımdan Kevser iniyor köklerimden göğsüme Göğsümde kabuklar, bilmem, Kaç yaranın izi. Mehtap yüzüyor akan cehennemimde Yanmadan yakmadan Asude aşk nedir Cevabını göstererek. Ağaç bakıyor bana… […]
Ne de küskünmüş ellerim Uzağında kalmış hep yüzümün Gölgesinden beslenmiş bir haydut Taşımaz mı bu hayal Sabrın elmasa dönen kara yazısını Neden kirlenmiyor şimdi ellerim Ne çok istemişti bulanmak Ellerim… Ellerim ne akıtmak derdinde Söylemez mi şu kulağımın kenarında fısıldayan Âhını duyduğum mutluluk! Sancılı bir zamanmış Savrulduğunda bebeklerin hıçkırıkları Uzansa, […]
Ben dünyaya geldim Savruldu göz bebeğime bir günün saçağı Avuçlarıma sığmayan. Yüreğim dolandı huzursuz bir sevince Kanayan bir pıhtı düşerken göklerimden Zaman… zamana benzemeden Su… suya benzemeden Düşler en gerçek gibi Saklı bir âlemde belirdi Yapmamalıydık dedim usulca Yapmamalıydık, içimizi bu kadar belirsizlikle Iskalamamalıydık. Biliyorum işte ruhum o pişmanlığın huzurunu […]
Tozları düştü yüreklerin Yaktı ve yandı Zambakta damarlar. Atılır ruhtan Göz bebeğine gizli korkuluk. Gamze payında görüldü Asırlar öncesinden takılmış pranga. Saklandım hatıralar beşiğine Başımda babaannemin ördüğü eşarptan masal. Kuruldu ben saat saat Çalmadı, çalındı ve fakat. Kirpiklerden alevli sarkaç Tırmandı karanlıklarına gözlerin. Alaturka ruhların Donuk zamanlı gözlemevi Eğilir ellerine […]
Avuçlarımdan süzdüm toprağı. Beni ve her toprağı süzen zamana bakmak istedim. Kaldırdığım bakışlarım önce ufka değdi. Ardından zamanda süzülen başka bir toprak, bakıyor gibi geldi bana. Gözlerimi ona çevirirken, onun da bakışları başka bir yöne çevrildi. Umutsuz hissettim kendimi. “Herhalde, iletişim ya da etkileşim kurabileceğim bir başka insan bulamayacağım kendimden […]