24 Mart 2023 , Cuma
Ana SayfaSöyleşilerAhmet Hamdi Köksal ile Dijital Dergiciliğin Sırları

Ahmet Hamdi Köksal ile Dijital Dergiciliğin Sırları

  • 4Dakika
  • 841Kelime

Dergi nedir? Amaçları, gayesi ve içeriği ekseninde Dilhâne Dergisini bize tanıtır mısınız?

Dergi nedir sorusuna en güzel cevabı Cemil Meriç vermiş aslında; “hür tefekkürün kalesi.” Her dergici kendi inandığı fikri çerçevede o fikrin gayesini güderek dergi çıkartır. Dilhâne’de böylesine aziz olan bir uğraşın içerisinde kendi fikri penceresinden okurlarını selamlama gayretinde bir dijital dergidir.

“Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim” diyen Hazret Yunus Emre gibi, gönül inşa ederek medeniyet inşa edebileceğini düşünen Dilhâne Dergisi hizmetlerine aralıksız şekilde devam etmektedir.

Hocam Dilhâne Dergisi dijital yayın sahasında gayretleriniz ile yayın hayatına geçmiş bir dergi. 60 sayıya ulaşmış olması da takdir edilesi bir durum. Yayın hayatında sürekli yükselen bir ivme ile devam etmesinin sırlarından bahseder misiniz?

İstikrar diyebilirim buna. Sıkılmadan, yorulmadan devam edilen her iş başarı getirir diye düşünüyorum. Gayret bizden, tevfik Allah’tan tabi ki. Yol insanı yorar. Ne iş yaparsanız yapın yorulacaksınız. Bu yorgunluğun arkasında sizi bir çiçek bahçesi beklediğini düşünürseniz yaptığınız bu rabıta ile işinizi bir başka tat ile yapıyor olduğunu göreceksiniz.

Dergiciliğin zor yanları var elbette. Okur belirlenen aylarda eline taptaze fırından yeni çıkmış bir mecmuayla karşılaşıyor ancak arka planda derginin hazırlanış süreci var. Bunu belki pek çok okur bilmiyor. Bize dergi hazırlanma sürecinden bahseder misiniz?

İşin kapsayıcı ve en zor kısmı bu zaten. Bazen dergiyi yayımladıktan sonra bir teşekküre o kadar çok ihtiyacınız oluyor ki… Hepimiz insanız, duygularımız ve isteklerimiz var. Bazen bir teşekkür yürüdüğünüz yol üzerinde size güç veriyor.

Biz bu röportajı yaparken Kasım sayımız yayımlandı, Aralık sayımız için çalışma gönderimi başladı, Ocak sayısı için ise dosya konumuzu düşünmeye devam ediyoruz. Yani aynı ay içerisinde bugünün, gelecek ayın ve bir sonraki ayın sayıları üzerinde beyin fırtınası yapıyorsunuz. Bir sonraki sayınız için gelen çalışmaları inceliyor, yayına uygun ise onaylıyorsunuz. Bu çalışmalarda düzenlenmesi gereken yerlerin editörlüğünü yapıyor ve o yazılara uygun fotoğrafları ayarlıyorsunuz. Dergi, tasarım ve mizanpaj için grafikere gidiyor. Grafiker ile istişare halinde yeni sayıyı tamamlıyorsunuz. Yeni sayı yayımlandıktan sonra da işin sosyal medya süreci giriyor devreye. Aslında sosyal medya hiç bizden ayrılmıyor. Her gün, her saat bizimle beraber. Orada sürekli paylaşımlar yapmanız ve güncelliğinizi korumanız gerekiyor.

Dergi çıkartmak ve özellikle her ay çıkartmak, hatta bunu 40 sayıdan fazla yapmak gerçekten zor ama çok zevkli bir iş. Cümlelerim kendimi övmek gibi anlaşılsın istemem tabi. Farklı dergiler çıkartan, benden önce bu yola baş koyan nice insanlar var. Dilhâne ekibinde de her sayıda emekleri olan bir sürü arkadaşımız var.

Dijital dergiciliğin olumlu ve olumsuz yanları nelerdir?

Günümüzde sosyal platformların kullanım oranları herkesin bildiği gibi çok fazla. Bu platformlar arasında bir dijital dergi yayımlamanın avantajları çok fazla. İnsanlara daha kolay, daha çabuk ulaşabiliyorsunuz mesela. Bildiğiniz gibi Dilhâne ücretsiz şekilde yayımlanıyor. Bu da okur sayımızı daha çok arttıran olumlu bir sebep bizim için. Ülkemizde okuma oranının az olması hepimizi üzen bir konu. Dijital medya üzerinden insanlara bir dergi sunarken sadece yazılı değil görsel olarak da çok fazla ulaşabildiğiniz için derginizi okurlarınıza video, ses vb… yöntemler ile sunabiliyorsunuz.

Bana göre tek olumsuz tarafı ise fiziksel olarak dokunulamaması…

Dergilerin dijital platformda olması planlı bir tercih mi yoksa matbu olarak çıkaramamanın bir neticesi mi? Matbu dergi çıkaramamanın temel etkenleri nelerdir? Hatta dijital dergilerin de belli başlı bir uğraş ve emek istediği malum bu noktada dergiciliğin; okuma yazma mesleğinin/sanatının ülkemiz nezdinde değeri nedir?

Aslında bizi dijitale yönlendiren sebep matbu olarak yayımlayamamak oldu. Maddi bir gücümüz olmadığı için dijitale yönlendik. Ama daha sonra baktık ki dijitalin çok fazla olumlu yönü var ve dijital medyada insanlarla ulaşmamız gerekiyor. Bu sebeple burada kalmaya devam ettik.

Ülkemiz nezdinde okuma-yazma oranın az olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Peki bu durum bizi umutsuzluğa mı sevk etmeli? Hayır! Aksine bu sayıyı ne kadar arttırabilirsek o kadar iyi düşüncesi ile yolumuza umutla devam etmemiz gerekiyor.

2
2
2

İlgili Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -

Popüler Yazılar